Bir olaya şahit olan kişinin, hakkın ortaya çıkması için şahitlik etmesi farz mıdır?
Bir olaya şahit olan kişinin, hakkın ortaya çıkması için şahitlik etmesi farz mıdır?
Hakkı ispat eden bir delil olan şahitliğin beyyine olarak da isimlendirilmesi, kapalılığı giderip hakkı açığa çıkarması sebebiyledir.[1] Şahitlik sayesinde hakların inkâr edilmesinin önüne geçilip, bu hakların sahiplerine aidiyeti korunmuş olur. Kur’ân-ı Kerîm’de, birtakım tasarruflara şahit tutulmasını emreden[2] şahitlere zarar verilmesini yasaklayan, şahit olmaya çağrılanın bunu reddetmemesini isteyen[3] şahitliği gizlemeyi yasaklayıp bunu yapanın kalbinin günahkâr olduğunu belirten[4] şahitliği yerine getirmenin iyi ve ahlâklı insanın özellikleri arasında sayan[5] adaletin yerini bulması için şahitliğin önemine vurgu yapan ve kimseyi kayırmadan adaletle şahitlik etmeyi emreden[6] âyetler bulunmaktadır. Ayrıca şahitlik bir tür emanet olup, diğer emanetler gibi eda edilmesi gerekir.
Konuya ilişkin âyet ve hadislerden hareketle alimler, şahitliğin farz olduğu ve davacının talep etmesi halinde, şahitlerin şahitlikten kaçınma haklarının bulunmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Burada farzdan maksat farz-ı kifâye olup kişi bir konuya şahit olmak veya bir konuda şahitlik etmek üzere çağrıldığında, başka şahitlerin bulunmaması halinde çağrıya uyması farzdır. Şahitlik davacı lehine yapıldığı ve bir bakıma onun hakkı sayıldığından, şahitlik için davacının talepte bulunması şarttır. Ancak davacının, şahidin varlığından haberdar olmayıp, hakkının kaybolmasından korkulması halinde ise, şahidin kendiliğinden şahitlik etmesi kabul edilerek, bu kurala istisna getirilmiştir. Şahitlik etmesi istenmeden şahitlik edenleri yeren hadisin[7] genel kurala, en iyi şahidin kendisinden istenmeden şahitlik eden kişi olduğunu ifade eden hadisin ise[8] istisnaî durumlara işaret ettiği belirtilmiştir.[9]
Ayrıca Hanefîler, şahidin hiçbir şekilde ücret alamayacağı, Şâfiîler yol masrafları ile, şahitlik sebebiyle çalışamadığı zamanda kaybettiği kazanç kadar bir bedel alabileceği kanaatindedir. Hanbelîler’e göre ise ihtiyaç sahibi ise ücret alabilir, değilse ücret alması câiz değildir.[10] Öte yandan haram kazanç ve zulmü desteklemek için şahitlik yasaklanmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) faiz gibi haram işlere şahitlik yapanları lânetlemiş[11] ve çocuklarından birini kayırıp, yalnız ona bağışta bulunmak isteyen kişiye şahit olmayı reddetmiştir.[12] Şahitliğin hâkim açısından hükmü ise; yapılan şahitlik, şartlarına uygun ise bu doğrultuda hüküm vermesinin vâcip olmasıdır.
Kaynakça:
[1] İbn Kudâme, XIV, 125
[2] el-Bakara 2/282; en-Nisâ 4/6; el-Mâide 5/106; et-Talâk 65/2
[3] el-Bakara 2/282
[4] el-Bakara 2/283
[5] el-Meâric 70/33
[6] en-Nisâ 4/135; el-Mâide 5/8
[7] Buhârî, “Şehâdât”, 9
[8] Müslim, “Aḳżıye”, 19
[9] İbn Hacer, V, 259-260
[10] Atar, IV, 1854
[11] Müslim, “Müsâḳāt”, 105-106
[12] Buhârî, “Hibe”, 13
URL Kopyala