Anne karnındaki cenini kürtaj yapmanın cinayet sayıldığı evre hangisidir?

Rûhun üflenmesine kadar geçen süre için verilen rakamlar 40, 42, 45 ve 120. gün şeklinde değişiktir. Rûhun üflenmesi olayı belli bir süre sonunda olduğuna göre bu rivâyetlerin tamamının doğru (sahîh) kabûl edilmesi mümkün değildir.

Tıbbın ilgili dalında uzmanlaşmış ilim adamlarının verdikleri bilgiye göre hamileliğin üçüncü haftasının sonunda kalp atmaya başlar, 24-25. günde göz ve kulakla ilgili ilk oluşumlar, kol ve bacak tomurcukları, 30. günde gözdeki lens, 36-42. günlerde el ve ayaklarda parmakları ayıran oluklar ve dış kulak taslağı oluşmuştur. Mezheplere göre ise kürtajın hükmünü şöylece özetlemek mümkündür:

Hanefî mezhebi fıkıhçılarının bir kısmının 120 günden önce meşru gerekçeler sebebiyle çocuk düşürmeyi câiz görmeleri, rahimdeki varlığın insan mı yoksa bir kan kümesi veya et parçası mı olduğu konusundaki eksik bilgilere dayanmaktadır. “Rahimdeki kitle hareket etmedikçe ve hareketin gaz vb. den değil de çocuktan geldiği bilinmedikçe çocuk olduğuna hükmedilemez” denilerek bu bilgi eksikliğine de açıklık getirilmiştir. Günümüzde ise rahimde oluşan şeyin çocuk olup olmadığı yaklaşık on beş gün sonra muayene ve test ile tespit edilmektedir ve birçok organın ilk kırk gün içinde belirmeye başladığı da bilinmektedir.

Bu bilgiler karşısında günümüzde, Hanefî mezhebi adına 120 günden önce çocuk aldırmanın câiz olduğunu söylemek mümkün değildir, böyle bir fetvâ cinayete iştirak sayılır.

Malikî mezhebi fıkıhçıları kırk günden önce de olsa cenîni öldürme ve düşürmenin câiz olmadığını açıkça ifâde etmişlerdir.

Şâfiî mezhebine bağlı bulunan bazı fıkıhçılar kırk günü tamamlanmamış bulunan cenînin düşürülmesinin -Hanefîlerin dediğine benzer gerekçelerle- câiz olduğunu söylerken Gazzâlî gibi fıkıhçılar bunun haram olduğunu ifâde etmişlerdir ve bu görüşün mûteber olduğu kaydedilmiştir.

Hanbelî mezhebi fıkıhçılarına göre hâmilelik üzerinden kırk gün geçtikten sonra çocuk düşürmek câiz değildir. Kırk günden önce câiz olduğunu söyleyen fıkıhçılar da -yukarıda açıklanmış bulunan- eksik bilgilere dayanmışlardır.^[1]

 

---

Kaynakça:

[1] Zeydân, el-Mufassal, c. 3, s. 119-127

---

URL Kopyala