Aldığı fetva ile amel edip sonra yanlış olduğunu öğrenen sorumlu olur mu?
Aldığı fetva ile amel edip sonra yanlış olduğunu öğrenen sorumlu olur mu?
Müftüden aldığı fetvanın yanlış olduğunu öğrenen kişi bu fetva ile yaptığı amelden sorumlu olur mu?
Fıkıh ve usul âlimlerine göre ictihad ve fetva kelimeleri gibi müctehid, müftü ve fakih de esasında eş anlamlı kelimelerdir. Buna göre gerçek müftü müctehid olan kişidir. İctihad şartlarını taşımayan, başka bir müctehidin görüşünü naklederek fetva veren fıkıh âlimine müftü denmesi ise mecaz yoluyladır. Hanefî fakihi İbnü’l-Hümâm’ın şu sözleri fıkıh ve usul âlimlerinin bu konudaki görüşlerinin bir özeti mahiyetindedir: “Usul âlimlerinin re’yi şu noktada birleşmiştir: Müftü ancak müctehid olan kişidir. Müctehidlerin görüşlerini ezberleyen, fakat kendisi müctehid olmayan kimse müftü sayılmaz. Böylesinin görevi, İmâm-ı Âzam gibi bir müctehidin görüşünü nakil suretiyle zikretmektir. Şu halde zamanımızda mevcut âlimlerin fetvaları gerçek fetva olmayıp müctehid müftülerin fetvalarını nakletmekten ibarettir. Bunun için de iki şey gereklidir. Ya kendisinin müctehide kadar uzanan bir senedi olacak, yahut İmam Muhammed’in kitapları gibi elden ele dolaşan bir kitaptan nakletmiş olacak.” (Fetḥu’l-ḳadîr, V, 456-457)
Zamanın değişmesiyle ahkâmın da değişeceği kuralı gereğince (Mecelle, md. 39) örf ve âdetlere, nasların yorumuna bağlı olarak fetvaların zamanla değişebileceği açıktır. Ayrıca müftünün fetva ve tercihinde yanılmış olması mümkündür ve bu da tabii karşılanmalıdır. Müftü gerektiğinde fetvasından dönerek yeni delil ve durumlara göre fetva verebilir. Ancak böyle bir durumda müftünün, görüşünün değiştiğini ve yeni fetvasını müsteftîye bildirmesinin gerekip gerekmeyeceği hususu fakihler arasında tartışmalı olup ağırlıklı görüş bunun gerekli olmadığı yönündedir.
Bununla birlikte, “Müftüler sana fetva verse de sen yine kalbine danış, fetvanı kalbinden al” (Müsned, I, 194) meâlindeki hadis, müsteftînin kendisine verilen ruhsatları kullanıp kullanmamakta serbest olduğu, vicdanını rahatsız eden bir durum bulunduğu takdirde verilen ruhsatları kullanmayabileceği anlamını taşımaktadır. Müftüden aldığı fetvaya göre amel ettikten sonra fetva değişmiş ve öncekine aykırı yeni bir husus ortaya çıkmışsa mükellefin fiilen gerçekleşen ameline bir noksanlık gelmez ve bu amel bâtıl olmaz. İslâm hukukunda benimsenen, “İctihad ictihad ile nakzolunmaz” kaidesi (Mecelle, md. 16) bunu ifade eder. Fakat değişen fetvadan haberdar olduktan sonra davranışlarını yeni duruma göre düzenlemek mecburiyetindedir.
URL Kopyala