Devremülk, çağdaş İslâm fıkıh akademileri tarafından, temel Şer’î ilkelere uyulması kaydıyla, müşterek mülkiyet ve menfaatin taksimi esasına dayanan caiz bir sözleşme türü olarak kabul edilmektedir. Şayet sözleşme sadece bir kiralama hakkı (devre tatil) içeriyorsa, o zaman İcâre (Kira) sözleşmesi hükmünde değerlendirilir. Çağdaş İslam fıkıh akademileri ve kurumları, devremülk (timeshare) ve devre tatil (time-use) sözleşmelerini detaylı bir şekilde incelemiş ve bu konuda kararlar (fetvalar) yayınlamıştır. Cidde merkezli ve tüm İslam dünyasını temsil eden Uluslararası İslam Fıkıh Akademisi (Mecma’u’l-Fıkhi’l-İslâmî), devremülk ve devre tatil sözleşmelerini inceleyen en önemli kurumdur. Sözleşmenin içeriği, alıcının mülkiyet hakkı (devremülk) veya sadece intifâ hakkı (devre tatil) edinmesine göre ayrı ayrı değerlendirilir. Ancak her iki durumda da, sözleşmenin caiz olması için; satış bedelinin/kira ücretinin peşin veya fâizsiz taksitle ödenmesi ve kullanılacak gayrimenkulün ve kullanım süresinin kesin ve net olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca ​yıllık bakım ücreti (aidat) gibi yan yükümlülüklerin makul ve açık olması şarttır. Özetle, çağdaş fıkıh kurumlarının ortak görüşü şudur; sistem, klasik müşterek mülkiyet ve icâre (kira) akitlerinin prensipleri çerçevesinde, sözleşme şartlarında faiz ve aşırı belirsizlik unsurları bulunmadığı sürece dinî açıdan meşrudur ve caizdir. Fıkhî sakınca, sistemin kendisinden değil, uygulamadaki faizli finansman veya sözleşmedeki aşırı belirsizlikten (garar) kaynaklanır. Ayrıca devremülk veya devre tatil yerlerinde, kadın ve erkeklerin aynı anda, özellikle de avret mahallerinin (mahrem bölgelerin) açılma riskinin olduğu yüzme kıyafetleriyle bir arada bulunması kesinlikle caiz değildir. Bu alanların kadınlara ve erkeklere ayrı zamanlarda veya ayrı mekanlarda tahsis edilmesi gerekir.