Menü

İslam hukukunda mehrin şartları nelerdir, taban ve sınırı var mıdır?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
56 görüntülemeMehir
0 Yorum

İslam hukukunda mehrin şartları nelerdir, taban ve sınırı var mıdır?

Mehir miktarında sınırlama var mıdır? Mahir olarak ev araba veya eşya mehir kabul edilir mi?

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 10 saat önce

URL Kopyala
0

İslam hukukunda mehir, erkeğin evlenirken kadına vermeyi taahhüt ettiği ve maddi karşılığı olan bir bedel hediyesidir. Mehir, kadının kendi mülküne geçer ve kadın bu mal üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Mehir, evliliğin geçerlilik şartlarından biri olmasa da, evliliğin önemli bir unsuru ve kadının güvencesidir. Mehir olarak verilecek şeyin maddi bir değeri olmalı ve hukuken meşru bir menfaat sağlamalıdır. Para, altın, mücevher, taşınır veya taşınmaz mal gibi şeyler mehir olabilir. İslam hukukunda ev, araba veya eşya gibi maddi değeri olan her türlü mal mehir olarak kabul edilebilir. Mehrin belirli bir para miktarı olması şart değildir. Önemli olan, tarafların üzerinde anlaştığı ve maddi değeri olan bir varlık olmasıdır.

Mehir miktarının veya konusunun nikah akdi sırasında belirli veya belirlenebilir olması gerekir. Eğer nikah sırasında mehir belirlenmemişse veya geçersiz sayılmışsa, kadının “mehr-i misil” (emsal mehir) alma hakkı doğar. Mehr-i misil, kadının sosyal statüsü, yaşı, güzelliği, ailesinin durumu gibi benzer özelliklere sahip baba tarafından akraba olan kadınların aldığı mehirler göz önünde bulundurularak belirlenir. Mehir, doğrudan kadının hakkıdır. Nikahta belirlendikten sonra kadın bu haktan vazgeçebilir veya kocasını bağışlayabilir, babası veya velisi kadının rızası olmadan mehrine sahip olamaz. Mehirin belirlenmesi tarafların karşılıklı ve özgür iradeleriyle olmalıdır. Baskı veya hile ile belirlenen mehir geçerli sayılmaz.

Mehri muaccel; nikah sırasında veya hemen sonrasında peşin olarak ödenen mehirdir. Kadın, mehr-i muacceli almadan kocasının evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehri müeccel; nikah akdinden sonra belirli bir vadede ödenmek üzere kararlaştırılan veya ödeme vakti konuşulmayan mehirdir. İslam hukukunda mehrin üst sınırı için herhangi bir kısıtlama veya tavan sınırı bulunmamaktadır. Kur’an-ı Kerim’de, “Onlardan birisine yüklerle mehir vermiş olsanız bile, içinden bir şey almayın” (Nisâ Suresi, 4:20) buyurularak mehrin miktarı konusunda bir üst sınır olmadığına işaret edilmiştir. Hz. Ömer’in (r.a.) hilafeti döneminde mehrin üst sınırını belirlemeye yönelik bir girişimi olmuş, ancak bir kadının ayeti hatırlatması üzerine bu kararından vazgeçtiği rivayet edilir. Dolayısıyla, taraflar karşılıklı anlaşarak diledikleri miktarda mehri belirleyebilirler.

Mehrin alt sınırı konusunda ise mezhepler arasında farklı görüşler bulunmaktadır:
Hanefî Mezhebi: Mehrin en az miktarını on dirhem gümüş olarak belirlemiştir. Bu miktar, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) döneminde yaklaşık iki kurbanlık koyun bedeline veya bir dinar (4 gr.) altın paraya denk gelmekteydi.
Mâlikî Mezhebi: Mehrin en az miktarını üç dirhem gümüş olarak kabul etmiştir.
Şâfiî ve Hanbelî Mezhepleri: Mehrin alt sınırı için herhangi bir miktar belirlememişlerdir. Onlara göre, maddi bir değeri olan ve nikah akdi sırasında taraflarca kararlaştırılan her şey mehir olabilir.
Genel olarak bakıldığında, İslam hukuku mehrin miktarını eşlerin ekonomik durumlarına, sosyal çevrelerine ve karşılıklı rızalarına bırakmıştır. Önemli olan, mehrin kadının bir hakkı olarak kabul edilmesi ve evlilik birliğinde kadına bir güvence sağlamasıdır.

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 10 saat önce
0
Cevap yaz..