Uzun vadeli borçlar zekât nisabından düşülür mü?
Uzun vadeli borçlar zekât nisabından düşülür mü?
Öşür dışındaki tüm zekât çeşitlerinde, zekât vermekle yükümlü olan kişi, elindeki zekâta tâbi olan malından şahıslara ait borçlarını düşer. Hanefî mezhebinin genel görüşüne göre ödeme günü gelmiş veya gelmemiş olan borçlar bu konuda aynı hükme tâbidir. Ancak bazı müçtehitlere göre, sadece vadesi gelmiş olan ve alacaklısı tarafından talep edilen borçlar düşülür, henüz ödeme günü gelmemiş olan borçlar düşülmez. Zira bu tür veresiye borçlar, alacaklıları tarafından istenmez, ödeme günü gelmiş olan borçlar istenir.[1]
Şâfiî mezhebinin meşhur olan görüşüne göre ise; hiçbir borç, zekâta tâbi olan malların hiçbirisinden düşülmez, dolayısıyla nisaba sahip olan kişi için, borçluluk hâli zekât vermeye engel değildir.[2]
Günümüzde ödeme planı uzun bir takvime bağlanmış olan ve ileriki yıllarda düzenli olarak ödenecek olan, kamu ve kooperatif borçları bütünüyle zekât malından düşülmemelidir. Zira bu ödeme takvimleri 10-20 yıllık çok uzun vadeleri kapsamakta ve insanlar bu borçları hemen o yılda ödeme durumuyla karşı karşıya kalmamaktadırlar.
Bu bakımdan kişinin elinde bulunan zekâta tabi mallardan, sadece “o zekât yılına ait olan birikmiş borçlar, vadesi o yıl içinde dolmuş veya dolacak olan ve dolayısıyla o zekât yılı içinde hemen ödenmesi gereken borçlar” düşülmelidir. Zira zekât, yıllık bir ibadettir.
Kaynakça:
[1] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâî, Kitâbu’z-zekât, faslu şerâiti fardiyyeti’z-zekât; c. 2, s. 6
[2] Nevevî, el-Mecmû’, Kitâbu’z-zekât, el-eşcâru’l-mevkûfe; c. 5, s. 344
URL Kopyala