Nameli sözler söylemek (ğinâ, teğannî) hakkında müçtehitlerin görüşü nedir?
Nameli sözler söylemek (ğinâ, teğannî) hakkında müçtehitlerin görüşü nedir?
Hanefi mezhebinde ğina tahrimen mekruh mudur?
URL Kopyala
Fıkıh kitapları yanında konuyu özel olarak ele alan eserlerde dört mezhep imamının genellikle gınâyı ve bunu dinlemeyi tasvip etmediği yönünde nakiller yapılmakta, mezhep âlimlerinin de bunu günah (mâsiyet, fısk), haram, harama yakın mekruh veya mekruh diye nitelediği belirtilmektedir. Bununla birlikte İmâm Şâfiî’nin gınâyı mubah, hatta bir kısım Şâfiîler’in bazı durumlarda mendup saydığı, yine bir kısım Hanefî ve Hanbelî fakihlerinin gınâyı mubah gördüğü, ayrıca bazı Medineli âlimlerin gınâ konusunda nisbeten ılımlı görüşlere sahip olduğu kaydedilmektedir. (Sahnûn, IV, 421; Gazzâlî, II, 267; Kâsânî, V, 128-129; Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, s. 222-231; İbn Kudâme, XIV, 162; Nüveyrî, IV, 165; İbn Kayyim el-Cevziyye, I, 254-260; Osman b. Ali ez-Zeylaî, IV, 221-222)
Hacca teşvik ve hacıları coşturmak, savaşa katılacakları cesaretlendirmek gibi özel amaçlarla veya doğum, sünnet merasimi gibi sevinç günlerinde söylenen gınânın (nameli sözler) mubah, hatta bir kısmının makbul olduğu hususunda genel bir kabulden söz etmek mümkündür. Ancak müçtehitlerin cumhuru, bunların cevazı için bir takım çalgı aletlerinin kullanılmaması şartına yer verir. Nitekim düğünde ve savaşta def ve davul çalınması dışında çalgı aletleri hakkında genellikle olumsuz bir tavır söz konusudur. Ayrıca gınânın müstehcenliğe alet edilmemesi, başka haramlara yol açmaması, sözlerinin genel ahlâka ve din ilkelerine aykırı olmaması, vaktin çoğunu işgal eden bir meşgale haline getirilmemesi gibi şartlar ise üzerinde fikir birliği bulunan hususlardır. (Gazzâlî, II, 279-282)
Lehinde ve aleyhinde zikredilen gerekçeler değerlendirildiğinde gınânın mutlak olarak yasaklanmadığı, belli kayıtlarla mubah sayıldığı, ancak diğer mubahlar gibi bunun da haramın işlenmesine vesile yapılmasına karşı çıkıldığı görülmektedir. Fakat gerek sahâbe ve tâbiîn gerekse müçtehit imamların gina konusunda genellikle olumsuz bir tutum içinde oldukları, nikâh, düğün, velîme gibi sevinç zamanlarında veya yol sıkıntılarını azaltmak yahut ıssız bir ortamın yol açtığı tedirginliği gidermek gibi mâkul sebeplerle izin verdikleri dikkate alınırsa, bazı hadisçilerin bu hususta rivayet edilen hadisleri zayıf ve hatta bir kısmını uydurma olarak nitelemeleri sağlıklı bir yaklaşım değildir.