Çocuk namaz kılanın sırtına çıksa ne yapması gerekir?
Çocuk namaz kılanın sırtına çıksa ne yapması gerekir?
Namaz kılarken çocuğun anne veya babanın üzerine çıktığında eliyle üzerinden indirmesinde ya da tutmasında bir sakınca var mıdır?
Rasûlullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) bütün çocuklara karşı gösterdiği yakın ilgi dikkat çekicidir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i (r.a.) omuzlarına bindirdiği, değişik şekillerde onlarla şakalaştığı, onları eğlendirdiği rivâyet edilmiştir. Kız çocuklarını hakir gören bir cemiyette, kız torununu Rasûlullah’ın (s.a.s.) sırtında taşıması, bâhusus namazda sırtına alması, rükû ve secde sırasında yere bırakıp, kıyâma kalkarken tekrar sırta alması ayrı bir ehemmiyet taşır. Buna binaen, küçük çocuklar namazda sizi çekiştirdiği zaman namazı bozmanıza gerek yoktur. Peygamberimiz ”sallallahu aleyhi ve sellem” namazda iken kızı Zeynep’ten olma torunu Ümame onun omuzlarına çıkar, oynardı. Fakat Peygamberimiz (s.a.s.) onu engellemediği gibi kendi namazını da bozmazdı. Üstelik Rasulullah (s.a.s.) torunu Ümâme sırtında olduğu halde namaz kılarken ashaba da imamlık yapmıştır.
Ebû Katâde’den yapılan rivayette o şöyle demiştir: Biz öğle yahut da ikindi namazı için Rasûlullah’ı ”sallallahu aleyhi ve sellem” beklemekteydik. Hz. Bilâl (r.a.) de Peygamberimizi (s.a..s.) namaza davet etmiş iken bir de baktık ki, kızının (Zeynep) kızı Ümâme binti Ebi’l-Âs omzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Rasûlullah’ın omzunda) duruyordu. (Rasûlullah) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Rasûlullah rükû’a varmak isteyince onu tuttu (omzundan aşağı) indirdi. Sonra rükû ve secdeye vardı. Secdeyi bitirip de ayağa kalkmak isteyince Ümâme’yi yine (eski) yerine yani omzuna koydu. Rasûlullah namazı bitirinceye kadar her rekâtta bunu yapmaya devam etti.” (Ebu Dâvûd, Salât, 164-165; Nesâî, İmamet, 37)
Ancak, bu hal namazda namazı bozan amel-i kesîr olması ihtimaline binaen İslâm ulemâsı hadisi yorumda çok müşkilata, tekellüfâta düşmüştür. “Bunun cevazı mensuhtur” denmiştir. “Rasûlullah’ın (s.a.s.) hasâisindendir” denmiştir. “Çocuk Rasûlullah’a (s.a.s.) ülfet ettiği için kendisi O’nun boynuna atılıp asılmıştır. Rasûlullah (s.a.s.) onu almış değildir” denmiştir. “Zarûreten almıştır, değilse ağlayacak, sırta almaktan daha fazla sıkıntı verecekti” denmiştir. “Farzda değil, nafilede aldı.” denmiştir. Bu nedenle namaz kılan kişi sırtına çıkan çocuğu ameli kesir olmayacak şekilde, kendisine engel olmamasını sağlamaya çalışmalıdır. Çocuğun namaz kılanın önünden geçmesi veya secde edeceği yerde oturması yahut sırtına çıkmasından dolayı namaz bozulmaz. Ancak çocuğun namazına engel olmaması için yapmak zorunda kaldığı amelin ameli kesir olmaması gerekir. Hanefi mezhebinde ameli kesir hakkında üç farklı görüş bulunmakla birlikte tercih edilen görüşe göre; bir kimse namazda iken, dışarıdan gören kimsenin onun namazda olmadığında şüphe etmeyeceği derecede hareketler yapıyorsa buna “ameli kesir” (çok hareket) denir ve namazı bozar. Eğer dışarıdan bakan kişi, namaz kılanın namazda olup olmadığında şüphede kalıyorsa, buna “ameli kalîl” (az hareket) denir ve namazı bozmaz.
URL Kopyala