Menü

Hangi şartlarda namaz kazaya bırakılabilir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
541 görüntülemeNamaz Bahsi

Hangi şartlarda namaz kazaya bırakılabilir?

Ebe doğum esnasında, yolcuda hırsız ve yol kesici den kokarsa namazı kazaya bırakabilir sözü ne kadar doğrudur veya bunda başka bir şart var mıdır?

Dinimizde bir hayat kurtarmak, bütün hayatları kurtarmak gibidir ki, bu tüm insanlığın faydasına olan en önemli ibadettir. Beş saat ve üzeri ameliyatlarda, muhakkak doktorun yemeğe ya da hela ya gitmek zorunluluğu hasıl olacaktır. Bu esnada namazın sadece farzını dahi olsa kılıp borcunu kapatabilir. Ancak ameliyat, doktorun hiç ara veremeyeceği ya da başka bir doktorla değişemeyeceği bir ameliyatsa ve hastanın yanından ayrıldığı taktirde hayati tehlike oluşacak ise, namazı kazaya bırakabilir, ameliyattan sonra namazını kaza eder. Aynı derecede olan hasta bakıcı ve ebe için de durum aynıdır. Savaşta, düşman karşısında oturarak ve kıbleden başka tarafa dönerek bile namaz kılamazsa, seferde olduğu esnada; yırtıcı hayvan, eşkıya, anarşist gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya binek üzerinde îmâ ile de kılmak mümkün değilse, annenin veya çocuğunun telef olacağı zaman ebenin ve acil ameliyatlarda doktorun müdahalesi esnasında kazaya bırakmak ve uykuya kalmak, unutmak gibi bir özürle namazı kaçırmak günah olmaz. (Dürr-ül Muhtar)

Meşrû bir özür sebebiyle namazın kazaya bırakılmasında bir sakınca bulunmaz. Düşman korkusu, bir doktorun ameliyat operasyonunun uzaması, ebenin doğum yapacak kadının başından ayrılamaması bu özürler arasında sayılabilir. Nitekim, Hz. Peygamber (s.a.v.), Hendek savaşında namazlarını tehir etmiştir. Abdullah İbn Mesut (r.a.) durumu şöyle anlatır: “Müşrikler, Hendek savaşında Resûlullah’ı dört vakit namaz kılmaktan alıkoydular. Nihâyet, gecenin Allâh’ın bildiği kadar bir bölümü geçtikten sonra Bilâl’e ezan okumasını emretti. Bilâl ezan okudu ve kâmet getirdi. Hz. Peygamber öğle namazını kıldırdı, sonra Bilâl kâmet getirdi, Hz. Peygamber ikindiyi kıldırdı, sonra kâmet getirdi, Rasûlüllah akşam namazını kıldırdı. Sonra Bilâl kâmet getirdi. Peygamber yatsı namazını kıldırdı.” (Tirmîzî, Mevâkît, 18)

Namazı bilerek ve tembelliği yüzünden vaktinde kılmayan kimse günahkâr olur ve bu namazı kaza etmesi gerekir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri uyku sebebiyle veya unutma yüzünden bir farz namazı kılmazsa, hatırladığı zaman onu hemen kılsın. Çünkü Allah Teâlâ; Beni zikretmek için namaz kıl, buyurmuştur.” (Müslim, Mesâcid, 316) Buhârî’nin Enes İbn Mâlik’ten (r.a.) yaptığı rivâyet şöyledir: “Bir kimse bir namazı unutursa, hatırladığı zaman onu hemen kılsın. Namazın bundan başka kefâreti yoktur.” (Buhârî, Mevâkît, 37) Bu gibi hadisler, kazaya kalan namazın geciktirmeksizin hemen kılınmasını bildirmektedir.

Hanefîlerin de içinde bulunduğu büyük çoğunluğa göre; uyku veya unutma gibi insanın iradesini elinden alan bir özür nedeniyle bile namazı kaza etmek gerekince, bilerek kılmama hâlinde öncelikle kaza gerekir.  Ayrıca şu hadisin genel anlamına dayanılmıştır: “Allâh’ın borcu yerine getirilmeye daha lâyıktır.” (Buhârî, Savm, 42) Bilerek namazı terk eden kişiye, bu namazı kılmak vâcip bir borç olmuştur, borç ise ödenmedikçe düşmez. (Şevkânî, Neyl, I, 326) Sonuç olarak namazı kaçırmamak için unutkanlıklara karşı önlem almak ve sabah namazı için de vaktinde uyanmak üzere, günümüzün teknik imkânlarından yararlanmak müminin şiarı olmalıdır.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 13/08/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..