Namaz tesbihatına eklenen ziyadeler bidati hasene midir yoksa bidati seyyie mi?
Namaz tesbihatına eklenen ziyadeler bidati hasene midir yoksa bidati seyyie mi?
Asrı Saadette müezzinlerin namazlar esnasında yaptıkları; ezan okumak, ikamet okumak, imamın getirdiği namaz tekbirlerini ve selamı tekrarlayarak imamın sesini duyamayan cemaatin imama uymasını kolaylaştırmak şeklindedir. Cemaatin imama uymasını kolaylaştırmak için olan bu uygulamalar Asrı Saadette vardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) her namazın sonunda 33 defa Subhanallah, 33 defa Elhamdulillah 33 defa Allahu Ekber der ve denilmesini de tavsiye ederdi. Bu tesbihatın öncesinde ve sonrasında günümüzde mescitlerimizde müezzinlerin seslendirdikleri hemen hemen bütün dualar aynı metinlerle Peygamber Efendimizin (s.a.s) namaz akabindeki tesbihatlarından alınmışlardır. Nitekim Abdullah ibni Abbas (r.a); ”farzın bittiğini cemaatin tekbir zikrini duyarak anlardım” şeklindeki ifadesinden de bu anlaşılmaktadır.
Bu zikirlerin müezzinin sesli telkini ile yapılması bidati hasene dir ve güzel bir uygulamadır zira tesbihatın aslı sünnette mevcut olmakla birlikte maslahata binaen sesli yapılmaya başlanmıştır. Osmanlı devletinin hükmü sırasında ve daha ziyade Osmanlı devleti sınırları içerisinde namaz sonrası tesbihatta müezzinler tarafından sesli olarak yapılmaya başlandı. Cemaatta bu tesbihatı onlarla birlikte sessizce yapıyorlardı. Namaz tesbihatının cemaat halinde yapılmasının sünnette yerinin olup olmadığına gelince, Rasul-i Ekrem Efendimiz (s.a.s) toplu halde yapılan zikir, duâ ve ibadetleri her seferinde teşvik etmiş; sahabîlerini toplu halde sohbet eder, zikreder ve ibadet eder halde görürse memnun olmuş ve onlara bazı müjdeler vermiştir. Hz. Muâviye’nin (r.a) rivâyetine göre; bir gün Peygamberimiz (s.a.s) sahabîlerden bir kısmının bir halka teşkil ederek oturduklarını gördü. Yanlarına vardı ve sordu:
“Ne maksatla bir araya gelip burada oturdunuz?”
Onlar, “Bize İslâm gibi bir din bahşeden ve bu yolla bizi imtihana tâbi tutan Allah’ı zikretmek ve ona hamd etmek için oturduk.” dediler.
Peygamberimiz (s.a.s) bir defa daha sorup, onlardan yeminli bir cevap aldıktan sonra şöyle buyurdu:
“Sizi suçlamak için yemin ettirdiğimi sanmayın. Lâkin şu var ki; bana Cibril geldi, Aziz ve Celîl olan Allah’ın meleklerine karşı sizinle iftihar ettiğini haber verdi.”[1]
Kaynakça:
[1] Müslim, Zikir 40
URL Kopyala