Kadının kocası vefat ettikten sonra üvey erkek çocukları kadının mahremi olmaya devam eder mi?
Kadının kocası vefat ettikten sonra üvey erkek çocukları kadının mahremi olmaya devam eder mi?
Dul bir kadın yeniden evlenirse bu kadının önceki kocasından olan çocukları, ikinci kocanın “üvey çocuğu” olur. İkinci kocanın başka kadından olma çocukları da sonradan evlendiği kadının üvey çocuğu olur. Bu gibi çocuklara Türkçe’de “üvey evlât” denir. Erginlik çağına gelen üvey çocukla üvey anne veya baba arasında tesettür problemi diğer yakın mahrem hısımlarla aynı esasa bağlanmıştır. Âyette şöyle buyurulur: “(Ey Muhammed!) Mü’min kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını ve namuslarını korusunlar, görünmesi zaruri olanlar dışında, ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yanlarına sarkıtsınlar. Ziynetlerini kendi kocalarından veya babalarından veya kocalarının babalarından veya kendi oğullarından veya kocalarının oğullarından veya kendi kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından… başkasına göstermesinler”[1]
Burada, kadın esas alınarak, yabancı erkeğin yanında örtülmesi gereken yerlerin “kocalarının oğullarının” yanında örtmelerinin gerekmediği belirtilmektedir. Üvey kızın, üvey baba yanındaki örtünme sınırı da öz kız gibidir. Kısaca, üvey anne üvey oğlunun yanında, üvey kız da üvey babasının yanında kan hısımlarında olduğu gibi yüz, el- ve ayaklarla iş ve hizmet sırasında açılan başını, saçını, kulaklarını, boynunu, kollarını ve inciklerini açabilir. Onların da bu yerlere bakmaları helâldir. Çünkü bunların yakınlıkları bir arada yaşamalarını gerektirir. Ancak bu örtünme serbestliği bir fitne korkusu bulunmaması şartına bağlıdır. Eğer üvey baba veya üvey çocuk ahlâk bakımından düşük olursa kadının tesettüre dikkat etmesi gerekir.[2]
İslam dininde evlenilmesi haram olan kadınlar âyet ve hadislerde belirtilmiş ve bunların dışındakilerle evlenmenin helal olduğu açıkça ifade edilmiştir. Kur’an-ı Kerim, kendisiyle evlenilmesi haram olan kadınlardan bahsederken öncelikle Cahiliye döneminde bir nikâh türü olan üvey anneyle evlenme âdetine şu ayetiyle yasak getirmiştir: “Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Çünkü bu bir hayâsızlık, öfke ve nefret gerektiren bir iştir. Bu ne kötü bir yoldur.”[3] Dolayısıyla kadının evlendiği adam ölse de çocuklarının mahremiyeti devam eder çünkü bu mahremiyet ebedi bir mahremiyettir. Bununla birlikte, üvey çocukla üvey anne veya baba arasında nafaka ve miras hükümleri cereyan etmez. Çünkü nafaka veya miras; ya evlilik akdi ya da nesep hısımı olmakla hak olarak ortaya çıkar.
Kaynakça:
[1] en-Nûr, 24/31
[2] el-Kurtubî, el-Câmi’ Li Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut 1%5-1966, VI, 222
[3] Nisâ, 4/22
URL Kopyala