Sigara içmenin hükmü ve küllük (kül tabağı) satıcılığından elde edilen kazancın hükmü, “harama vasıta olma (yardım etme)” prensibi çerçevesinde değerlendirilir. ​Çoğu güncel fıkıh alimine göre sigara içmek, sağlığa kesin olarak zarar verdiği ve malın boşa harcanmasına (israfa) yol açtığı için haram veya tahrimen mekruh (harama yakın mekruh) kabul edilmektedir. Bu, sigaranın kendisinin bizzat sakıncalı olduğu anlamına gelir. ​Küllük satıcılığı, doğrudan sigaranın kendisini değil, sigara içiminde kullanılan bir aracı satmaktır. Buradaki fıkhi tartışma, bu aracın harama ne kadar doğrudan veya dolaylı vasıta olduğudur. ​Birçok alim ve fıkıh kuruluşu, küllük satmanın caiz olduğunu ve kazancının haram olmadığı görüşündedir. Küllük, bizzat kendisi haram olan bir madde değildir. Camdan, seramikten veya metalden yapılmış temiz bir eşyadır. Küllük, haram/mekruh bir maddenin kullanımı sonucunda gerek duyulan dolaylı bir vasıtadır. Küllük, yalnızca sigara içmek için değil, başka amaçlarla (süs eşyası, küçük eşya koyma yeri vb.) da kullanılabilir. Fıkıhta, harama olan vasıtası (yardımı) çok dolaylı olan şeylerin ticaretini yapmak genellikle caiz kabul edilir. Küllük gibi bir aracın ticareti, sadece onu haram amaçla kullanacak kişilere yönelik değil, genel bir piyasaya sunulur. Bir aletin, kötü bir amaçla da kullanılabiliyor olması, onun ticaretini haram kılmaz. Ancak küllüğün temel ve yaygın kullanım amacı, sigara içme eylemini kolaylaştırmak ve desteklemektir. Dolayısıyla kişi, haram bir eylemin devam etmesine yardımcı olmakta, en azından bu eyleme rıza göstermiş olmaktadır. Bu durum, kazancı şüpheli hale getirir. Özetle, ​genel ve baskın fıkhi görüşe göre, kül tabağı satmaktan elde edilen kazanç haram değildir, caizdir. ​Ancak ihtiyatlı olan, bu tür ürünlerin ticaretinden kaçınmayı tercih etmektir. Dolayısıyla ürünün aslı mubah olduğu ve harama vasıtası çok dolaylı olduğu için ticareti caizdir. Kazanç helaldir, ancak takva açısından bu işten kaçınmak daha iyidir.