Menü

Mezheplerin gerekli olduğunu zorunlu kılan deliller nelerdir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
419 görüntülemeMezhepler Hakkında
0 Yorum

Mezheplerin gerekli olduğunu zorunlu kılan deliller nelerdir?

Dört mezhebin veya genel anlamda bir mezhebi taklit etmenin hak olduğunun delilleri nelerdir?

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 29/08/2025

URL Kopyala
0

​Mezhep taklidinin hak olduğu ve gerekli görüldüğü konusunda İslam alimleri arasında güçlü deliller bulunmaktadır. Bu delillerin temelinde, dinde uzmanlık ve avam halkın durumu yatar. Genel anlamda mezhep taklidinin meşruiyetini savunan başlıca delilleri ve dayanak noktalarını şöyle özetleyebiliriz:
​1. Kuran-ı Kerim’den Delil
​İlmi yeterliliği olmayan bir kişinin, alanında uzman olan kişiye danışması Kuran-ı Kerim’in genel prensipleriyle uyumludur. Bu durum, özellikle şu ayetle temellendirilir: ​”Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.” (Nahl Suresi, 43. Ayet) Bu ayet, herhangi bir konuda bilgisi olmayan kişilerin o konunun uzmanına danışmasını emretmektedir. Dini meseleler de bu kapsama girer. Zikir ehli ifadesi, tefsir âlimlerine göre İslam’ın temel kaynaklarını (Kuran ve Sünnet) iyi bilen, bu kaynaklardan hüküm çıkarma yeteneğine sahip olan ve derinlemesine bilgi sahibi olan âlimleri ifade eder. Bu ayete dayanarak, içtihat derecesine ulaşamamış olan Müslümanlar için, o ilmin uzmanı olan müçtehit bir âlimin görüşüne uymak bir zorunluluk haline gelir.
​2. Sünnet’ten (Hadis) Delil
​Peygamber Efendimiz (sav), vefatından sonra Müslümanların nasıl hareket etmesi gerektiğine dair önemli prensipler koymuştur. Bu prensiplerden biri, bilmeyenlerin bilenlere sormasıdır. ​Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Tedavi için gittiğinizde tecrübeli doktora, malınızla ilgili danışmanız gerektiğinde mal uzmanına gittiğiniz gibi, bilmediğiniz dini konularda da ehli olana, bilen âlime danışın.” (Bu hadis, manası itibarıyla birçok kaynakta geçer.) ​Bu hadis, dünyevi konularda uzmanlara başvurmanın ne kadar doğal ve gerekli olduğunu dini konulara uyarlayarak, fıkıh âlimlerinin de dini meselelerde aynı derecede güvenilir ve başvuru kaynağı olduğunu göstermektedir. Dört mezhep (Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli) kurucuları, Peygamber’in sünnetini en iyi anlayan ve uygulayan âlimler olarak kabul edilir. Onların belirlediği yöntemler, İslam’ın temelini sarsmadan ve doğru bir şekilde dini anlamanın bir yolu olarak görülmüştür.
​3. İcma (İslam Ümmetinin Fikir Birliği) ve Pratik Deliller
​Mezhep taklidi, Kuran ve Sünnet’e dayanmasının yanı sıra, asırlar boyunca Müslüman ümmetinin uygulamasıyla da güçlenmiş bir prensiptir. Sahabeler döneminde bile, her sahabe dini konularda içtihat yapma yeteneğine sahip değildi. Bilmeyenler, Ebu Bekir, Ömer, Ali ve İbn Mes’ud gibi önde gelen sahabelere danışırlardı. Bu durum, avam halkın uzmanlara başvurma uygulamasının Peygamber’den sonra başladığını gösterir. Tâbiîn ve etbâu’t-tâbiîn (sahabelerin ve tâbiînlerin öğrencileri) döneminde, fıkıh ilmi dallara ayrıldı ve metodolojiler gelişti. Dört büyük mezhep bu dönemde olgunlaştı ve Müslümanlar, dini meselelerde bu mezheplerin görüşlerine uymayı yaygınlaştırdı. Bu uygulama, İslam dünyasının bin yılı aşkın bir süre istikrarla devam eden icmaına dayanmaktadır. Geçmişten günümüze kadar gelen İslam âlimlerinin ezici çoğunluğu, müçtehit olmayan bir kişinin mezheplerden birini taklit etmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varmıştır. Bu, “taklid-i şahsî” olarak bilinen ve belirli bir âlimin veya mezhebin metodolojisine bağlı kalmayı ifade eden yaklaşımdır.
​4. Mantıksal ve Akli Gerekçeler
Dini ilimler, geniş bir birikim ve derin bir uzmanlık gerektiren bir alandır. Herkesin Kuran ve Sünnet’ten doğrudan hüküm çıkarabilmesi, hem ilmi yeterliliğin zorluğunu hem de ortaya çıkabilecek hataları göz ardı etmek demektir. İslam dini kolaylık dinidir. Eğer her Müslümanın her meselede doğrudan Kuran ve Sünnet’e başvurarak içtihat yapması beklenseydi, bu durum sıradan bir Müslüman için imkansız bir yük olurdu. Mezhep taklidi, Müslümanın ibadet ve gündelik hayatını kolaylaştırır. Mezhepler, farklı görüşleri organize ederek Müslümanların dinî meselelerde tutarlı bir yaklaşım sergilemesini sağlamıştır. Herkesin kendi içtihadını yapmaya çalışması, toplumda büyük bir karmaşa ve parçalanmaya yol açabilirdi. Mezheplerin belirlediği sistematik kurallar, ümmetin birliğini korumaya yardımcı olmuştur.

​Özetle, mezhepleri veya bir mezhebi taklit etmenin hak olduğuna dair en güçlü deliller, Kuran’ın “bilmiyorsanız zikir ehline sorun” emri, Peygamber’in genel olarak uzmanlara başvurma yönündeki teşviki, asırlar boyunca süregelen İslami icma ve bu yaklaşımın dini ve toplumsal istikrarı korumadaki pratik faydalarıdır. Bu deliller, içtihat yapma yetkisine sahip olmayan Müslümanların, dinin hükümlerini en doğru ve güvenilir yoldan öğrenmesi için mezheplere bağlı kalmasının meşru ve gerekli olduğunu göstermektedir.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 29/08/2025
0
Cevap yaz..