İşten çıkarılma davasında mahkemenin işçi lehine hükmettiği tazminat helal midir?

İslam hukuku prensiplerine göre, işçi ve işveren arasındaki ilişki karşılıklı rızaya dayalı bir sözleşme niteliğindedir. Bu sözleşmede belirli bir süre taahhüt edilmemişse, işveren işçisini dilediği zaman işten çıkarma hakkına sahiptir ve işçiyi sürekli çalıştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durum, temelde fıkıhtaki icâre (iş sözleşmesi) ve akid (sözleşme) prensiplerine dayanır. Bir iş sözleşmesi belirli bir süreye bağlanmamışsa, taraflardan her biri sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Bu, işverenin işçisini, işverenin iradesine bağlı olarak, makul bir sebep göstermeksizin işten çıkarabileceği anlamına gelir. Bu durumda, işveren işçiye işten çıkarma tazminatı (kıdem tazminatı dışında) ödemekle yükümlü değildir.

Bu durum, İslam hukukunda sözleşmelerin genellikle süreli olmaması ve taraflara serbestçe fesih imkanı tanıması prensibiyle açıklanır. Sonuç olarak, İslam hukukuna göre belirli bir süre taahhüt edilmemişse işveren işçisini işten çıkarabilir ve bu durum genel olarak bir tazminat yükümlülüğü (kıdem tazminatı dışındaki) doğurmaz. Ancak, kıdem tazminatı olarak ifade edilen, işçinin uzun süreli emeğinin karşılığı niteliğindeki bir ödeme, adalet, ihsan ve örf gibi İslam hukuku prensipleri çerçevesinde değerlendirilerek makul görülebilir. Modern kıdem tazminatı sistemleri, bu tür hakkaniyet ve adalet prensiplerinin güncel yasalara yansıması olarak da görülebilir.

---

URL Kopyala