Dârul’İslâm olan bir yerin, Dârul’Harbe dönüşü ya da aksi nasıl olur?
Dârul’İslâm olan bir yerin, Dârul’Harbe dönüşü ya da aksi nasıl olur?
Kısaca, Dâru’l-İslâm; müslümanların hâkimiyeti altında bulunup, güven içinde dinî vazifelerini ifa ettikleri yerlerdir. Gayrimüslimlerin hâkimiyeti altında bulunan yerler ise Dâru’l-Harp’dir. Bununla birlikte, İbn Âbidîn’e göre: “Bir diyarda müslümanların ahkâmı ile müşriklerin ahkâmı birlikte icra edilirse, orası yine Dâru’l-İslâm’dır.”[1]
Bezzaziye isimli eserde; Peygamber Efendimiz (s.a.v), Medine-i Münevvere’ye teşrif ettiklerinde, orada yahudiler ve müşriklerin hükmü câri olduğu hâlde, Rasûlüllâh Efendimizin (s.a.v) İslâm icraatına başlamasıyla o beldenin Dâru’l-İslâm’a inkilâb ettiği kaydedilir.[2]
“Evvelce Dâru’l-İslâm olan bir belde de emin bir müslim veya zimmînin kalmış olması, müşriklerin hâkimiyetinin tam olmadığına delildir. Çünkü fukahâ-i izâm, sonradan arız olana değil de asıl olana itibar ederler. Burada asıl olan ise, oranın “Dâru’l-İslâm” olmasıdır. Bir zimmî veya müslim’in orada kalmış olması, asıldan bir emaredir. Bu emare var oldukça, asıldan bir iz kalmış demektir ve o diyar Dâru’l-İslâm hükmünde devam eder.”[3]
Kaynakça:
[1] İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Kitâbu’l-cihâd, bâbu’l-müste’men, c. 4, s. 175
[2] Bezzaziye, 6/312
[3] Serahsî, el-Mebsût, Kitâbu’s-siyer, bâbu’l-mürteddîn, c. 10, s. 114
URL Kopyala