Temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olanlar, bu parayı kendileri veya bakmakla yükümlü oldukları kişiler için kullanması caiz değildir. Bu paranın ihtiyaç sahibi fakirlere verilmesi zorunludur. Öncelikle, bilmeden de olsa haram bir malı kullanmış olmaktan dolayı samimi bir tövbe ile Allah’a yönelmek ve bu parayı kullanmaya derhal son vermek gerekir. Tövbe, pişmanlık, bir daha yapmama kararlılığı ve telafi (tasfiye) adımlarını içerir. ​Haram olduğu anlaşılan paranın o anda elinizde kalan miktarı asla kendi ihtiyaçlarınız için kullanılmamalıdır. Bu paranın sevap beklentisi olmaksızın, sadece malın haramlıktan temizlenmesi niyetiyle ihtiyaç sahibi fakirlere, yoksullara, yetimlere veya cami, medrese gibi kamu yararına olan yerlere sadaka olarak verilmesi gerekir. Hanefi fıkhının temel kaynakları, haram kazancın helal yolu, onu sadaka vermektir diyerek malın tasfiyesini emreder (Raddu’l-Muhtâr). ​Paranın haram veya şüpheli olduğunu bilmeden önce harcanan miktara karşılık gelecek şekilde, tamamen helal kazancınızdan sadaka, infak ve hayır hasenatta bulunmak, tövbenizin samimiyetini artırır ve günahın manevi etkilerini silmeye yardımcı olur. Dolayısıyla faizli müessesenin ikramı olması sebebiyle haram kazanç olan faizden ikram edilen promosyonun bilinmeden kullanılması durumunda kullanılan promosyon miktarının daha sonra ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekir.